Biz şu sıra evde oyun oynamıyoruz,yani eskisi gibi oynamıyoruz,bu resimdeki gibi oyunlar çok kısa sürdü. Kreşe başlamamızın etkisi oldu sanırım bu süreçte,ya da büyüyor olmamızın.Hangisinin daha çok bilemiyorum ama artık bu bebeklerle,mutfak malzemeleriyle,takmalı oyuncaklarla,yapbozlarla,fincanla, kaşıkla oynamak yok hayatımızda. Oyun hamurları,parmak boyaları da ilgimizi çok çekmiyor artık.
Aslında Nazlı öyle oyuncaklarıyla saatlerce hatta dakikalarca oynayan bir çocuk olmadı hiç,15 aydan sonra uzunca bir süre sadece kitaplarla ilgilendik,sonra yapbozlar,hafıza kartları,evdeki ıvır zıvırlar oldu oyuncaklaımız.. şimdiyse hersey. biz bile oyuncaklarız Nazlı için.Hiç durmuyoruz,duramıyoruz,nefes almadan oynuyoruz.Hiç kendi kendine oyalanayım demiyor artık,bu bize 3 yaşın getirdikleri sanıyorum.
Evimizin favori oyunu okulculuk:),biz öğrenciyiz o öğretmen.Dur durak yok,yorulmak , sıkılmak hiç yok. Evde bir anda bir 'circle tiimeee 'narası geliyor veee hepimiz anında toplanıp bir çember oluyoruz ,bağdaşımızı kuruyoruz,öğretmenimizi dinliyoruz,birimiz ayağını biraz uzatsın,sit cross please ile uyarılıyoruz.Şükür ki montessori eğitimi veren bir okula gidiyoruz ve serbest çalışma zamanı diye bir olay var. Biz de tontiş öğretmenimiz hadi çalışma seçin dediğinde rahatlıyoruz.Bu arada o kadar sevgi doluyuz ki, hep canımlı cicimli konusuyoruz,sürekli başımız falan okşanıyor, ağlarsak öpülüyoruz,yaramazlık yaparsak şöyle bir dolaşmaya çıkıyoruz.Bu arada anlıyoruz ki her sabah ağlayarak gittiğimiz, 3 ayını doldurduğumuz ama hala alısmaya calıştığımız okulumuzda gayet güzel vakit geçiriyoruz,gayet mutluyuz,çok güzel şeyler öğreniyoruz..
Evimizin diğer favori oyunları ise saklambaç,yakalamaca,yarış yapma gibi gayet hareketli ve yorucu oyunlar, bunlarda tontişe enerjimizin yettiği kadar eşlik edebiliyoruz.Ama bunlardan sonra da uykuya geçiş çok rahat oluyor tabi ki.
Sonraaa kitaplarımız var,bunlardan daha sonra daha geniş bahsetmeliyim..
Bir de çok yoğun bir şekilde mutfakta vakit geçiriyoruz,deli gibi kurabiye, kek yapıyoruz,sonra yiyoruz ve puf oluyoruz anne kız. Hemen her gün böle bir talebimiz oluyor, çok çok kalıp aldık,yapıp yapıp atıyoruz fırına. Sonra karşılıklı oturup yiyoruz
- anneee fili yiyoruuuum,bak hortumunu yedim,hadi sen de kulaklarını yeee( kulaklar annenin ağzına tıkıştırılır)
-bunun bi gözü çıkmamış anne bunu babama verelim o yesin,di mi?
-ayy anne ben aç deilim daha yemesem(en az iki taneden sonra) olur mu?(yemeklerde bitirme durumu var ya,bütün tepsiyi yemesini beklediğimi sanıyor ,aksini anlatsam da canı böle düşünmek istiyor)
Bazen de evcilik oynuyoruz,hep aynı ve kısa.Birbirimize çaya gidiyoruz ve çocuklardan sohbet ediyoruz.
- hoşgeldiniiiiz elif hanımcım(anne öpülür iki yanaktan), benim de çocuklar okulda işte,sabah hazırladım gönderdim,hava kararmadan almam gerek ama, aaa evet bak hava karardı gidip alıp geleyim,beni beklerler..( hep aynı cümle oyuna baslar baslamaz,sonra çocuklarla oyun.Ama burada o çocuk ben anne moduna geri dönüyoruz)
Bir de oturduğumuz yerde kendimizi ve koltuk kanepe tarzı eşyalarımızı kullanarak oynadığımız oyunlar var, tontiş epey bi eğleniyor.Ona bir parkur oluşturuyoruz, pufun etrafında dolan,annenin bacağının üstünden geç,minderde sürün.... tarzında aşamaları sürekli değişen yarış gibi bir oyun. Küçükken babam kardeşim ve benimle oynardı bu oyunu.Upuzun bir antremiz vardı, sandalyeler,minderler falan koyup engeller oluştururdu,zaman tutardı falan işte, dışarı çok çıkamadığımız zamanlar babamın deyimiyle enerjimizi boşaltma! yolumuzdu.Canım babam evde bizimle çok oynardı,bu tarz değişik bir çok oyun üretirdi,onun hayal gücüyle şimdi ben oynuyorum kızımla..
Bizim evde zaman geçirme şeklimiz bu artık,bakalım ne zamana kadar böle sürecek,evden çıkmak istemeyen bir çocuk olduğu da düşünülürse hafta sonlarımız tam gaz oyun modunda geçiyor,hafta sonları birbirimizi maximum mutlu etmeye çalısıyoruz. Anne baba ve tontiş olarak çok dolu geçiriyoruz akşamları ve de hafta sonlarını, evde ve soluksuz oyunla.Şimdi de bitmiş pille yazıyorum,ama ağzım kulaklarımda.
evet kucukken oynamalarimizi hatirliyorum ben de, sen babamin ustu uste yorganlardan yaptiği yükseltiden atlamaya calişirken ben seni geçmiş bir de üstüne kaç takla atabilirim rekorunu kirmaya calişirdim:)...Şimdi düşünüyorum da o zaman seni surekli yeniyor olmam micro boyutlarima gore cok da siradisi bir basari değilmiş aslinda....ama biliosun hayatta seni gectigim basari sayisi çok az olduğu için çikmamiş aklimdan...:)
YanıtlaSilsonra biz buyuduk... sonra sen anne oldun...
önce bana yoldan bugün evimde olan tum pijamalarimin toplam fiyati kadar olan pijama takimi aldirarak hastaneye koşturdun ben aslinda kontrole gelmiştim ama erken doğum olabilirmiş beyda bana cabuk bir pijama bul ve gel diyerek...
sonra yine ayni yoldan bebek corabi.. hazirladigimiz doğum setinde corap yokmuş,hemşireler corap istedi diyerek ...:)
o günü hatirliyorum... hastaneye geldiğimde seni doğuma goturmuşlerdi, ben cok stresliydim, bi an once senin getirmelerini istiyordum, gerisi umrumda değildi,,,
ama sonra nazli geldi, o kadar temiz,yumuk ve o kadar rahat geldi ki, sanki zaten bizi daha onceden biliyormuş, orda 9 aydir yasayan kendisi değilmiş gibi, bi de tombik... ne o koştur koştur taksiyi durdurup yolda aldigım corap ne de sapka olmuştu :)
şimdi nazlıcık neredeyse 3 yasında...
O bedenen buyuyor annesi ruhen... ve teyzesi annesini de tombik prensesini de uzakta da olsa hiç aklindan cikarmiyor...//beyda
canım kardeşim, gerçekten zor,sıkışık,stresli zamanlarımda hep anında yetiştin,o kadar çok ki desteğinin can kurtardığı zamanlar,sen olmasan saçaklı bir gelin olabilirdim mesela:) Bu arada senin hayatında farkında olmadığın çok özel başarıların var:),bazı şeylerin önemi hayat ilerledikçe o kadar değişiyor ki,çok büyük başarı sandığın şeyler küçücük kalıyor, küçük sandıkların kocaman oluyor.
YanıtlaSilSeni çok seviyoruz..