9 Mart 2012 Cuma

Basit Şeyler,Küçük Şeyler

       
       Hep basit şeylerle mutlu olabilmek ve mutlu edebilmek istiyorum.Gerçekten istiyorum.Çok istiyorum hem de.Olabilecek mi acaba hiç yoktan kızımın böyle mutlu olabilmesini sağlayabilecek miyim? Bu konu gerçekten çok düşündürüyor beni, çok zorlanacağımı düşünüyorum yaşamın ya da yaşamımızın bu şartlarında. Oysa şimdi ne kadar minik şeylerle mutlu benim kızım.. Az tüketiyor, az istiyor ama mutluluğu azalmıyor,böyle büyütebilsem keşke. Dolapta kalmış son armutu görünce mutlu oluyor, kapı zili çalınca mutlu, çikolatası çok bol ekmek dilimiyle mutlu,bir tane şekerle ya da bir çıkartmayla mutlu, çoğu bilmiyor benim kızım ve ben bilsin istemiyorum,deli gibi tüketsin tükettikçe mutsuzluğu tanısın istemiyorum.

         Beni bile frenliyor kızım- ki ben o tükettikçe mutsuzlanan aşamada değilim henüz-, markette herhangi bir şeyden iki tane atsam sepete hemen bir uyarı alıyorum, anneeee ondan aldık ya, güzel bir bluz görüyorum ya da,bir heves aaaa bak Nazlı ne güzel balerin var üstünde hadi bir bakalım annecim diyorum,aldığım cevap şöyle, annnnee çok bluzum var ya zaten, bunun benzeri bir çok şey yaşıyoruz Nazlıyla,yaşadıkça şaşırıyorum ve de mutlu oluyorum açıkçası. Biz büyükler o kadar yoğun ve hızlı tüketiyoruz ki çünkü, bizler bizden öncekilerden, daha yeniler de bizden daha hızlı tüketiyorlar.Her şeyi, zamanı,maddeyi, sevgiyi, dostluğu,aşkı..

         İşte şimdiden çabalamaya başlamalıyım, güzel kızım bitirmeyi öğrenmesin, hızlı yaşamasın her şeyi, kendini dinlemeyi öğrensin,karşısındakinin kalbine baksın, mutluluğun içinde olduğunu hissetsin, maddeye ihtiyaç duymasın iyi olmak için, bir gülümseme yetsin,ya da güzel bir cümle, ya da kalbinin en derinlerindeki bir his..Emek vermeyi, verdiği emeğin,harcadığı çabanın önemini, sonunda sahip olduklarının değerini anlayabilsin. Çabalamalıyım bunun için.Olur mu ki. Mümkün mü ki..





8 Mart 2012 Perşembe

Bir Aile İçi İletişim Semineri

         18 Mart benim  ilk defa aylar öncesinden planladığım kısa bir tatilin son günü.. Olmaz olsaydı diyesim var. İşte bu son sebebi. Bu gerçekten çok katılmak isteyeceğim bir seminer,yani sanırım 4 yıldır üstünde en çok düşündüğüm,  kendimi, babayı ya da davranışlarımızı en sık sorguladığım, üstüne en çok okuduğum ve de her fırsatta bulduğum her bilge kişiden hakkında bol fikir aldığım bir konu. Çok üzgünüm ki katılamayacağım. Katılmak isteyenler için duyurusunu yayınlıyorum ve de diliyorum ki katılıp notlarını bana aktaran birileri olur:) 


AİLE İÇİ İLETİŞİM SEMİNERLERİ

"Çocuklarda Yaratıcılık, Özgüven, Özgürlük & Sınırlar"

Nasıl bir çocuk yetiştimek istersiniz?

Mutlu? Kendine yetebilen? Özgüveni yerinde? Uyumlu? Yaratıcı? Kuralcı?

***********

Özgüvenli çocuklar yetiştirmek için anne babaya  düşen görevler nelerdir?
Özgüvenli bir çocuk yetiştirmenin bedeli sonsuz özgürlük müdür?
Çok fazla sınırlar ve kurallarla dolu bir dünya çocuğunuzun özgüvenini zedeler mi?
Çocuğunuzun yeteneklerine karşı nasıl duyarlılık geliştirebilirsiniz?
"Yaratıcı çocuk"a ithaf edilen anlamlar nelerdir?
Çocuklarda yaratıcılık sonradan kazanılan bir meziyet midir, doğuştan mı gelir?
Çocukların  hayal gücü ve hayalleri neye işaret eder?

*************

Her anne babanın hayatlarının bir döneminde mutlaka sordukları bu sorular sizin de gündeminizde ise..

Uçlar arasında gidip gelmek, bir çocuğun gözünden bu tartışmaya kulak vermek, empati yeteneği güçlü bir ebeveyne dönüşmek, gerçek vak'a örneklerini dinleyip fikir üretmek için Uzman Psikolog Iraz Toros Suman' ın konuşmacı olduğu Aile İçi İletişim Seminerleri' ne, "Çocuklarda Yaratıcılık, Özgüven, Özgürlük & Sınırlar" hakkında konuşmaya davetlisiniz..

Tarih: 18 Mart 2012 Pazar                              Saat: 11:00 - 14:00
Yer:  Binbir Çiçek Çocuklar Evi                              Kroki:www.binbircicekyuva.com
Adres: Reşit Galip Cad. Fıskiye Sok. No: 16 GOP - Çankaya - Ankara
Ücret: 30 TL  / Eşler için 2 kişi 50 TL
Kayıt ve Bilgi Almak İçin: 0 312 448 18 18 - 0 532 386 98 32 / Hilal Öktem


        Bu arada bu kısa hafta sonu tatilini gerçekten çok önceden , çok sevgili bir arkadaşımla planladık, uzun aradan sonra birlikte dolu dolu geçireceğimiz iki günümüz olacak diye de epey heyecan yaptık ama arkasından bu tarihte bulunamayacağım yer sayısı o kadar arttı ki, heyecan ve hevesim birazcık baltalanmadı desem yalan olacak, çok sevdiğim kuzenimizin oğluşu bir yaşına giriyor, kaçırıyoruz, en sevdiğimiz arkadaşımız Tuğçe baleye başlıyor,plan birlikte başlamaktı, biz erteliyoruz, ve büyük ihtimalle benim ufak yollu sağlık problemlerim olacak, onları göz ardı etmek zorunda kalacağım, bir de bu seminer çıkınca, gerçekten erken yapılan planlar konusundaki sabit fikrim sabit kalıyor ve bu son diyorum, sen aynen devam et, 3-4 gün,bilemedin bir hafta öncesi iyi plan yapmak için.

1 Mart 2012 Perşembe

Kes-Yapıştır

Bugün tatildi ya, Ankara karlar altında ya biz de Nazlıyla genel olarak evdeydik. Bir ara çok sevgili ekmek teknemize gittik ama baktık ki bugün hava sadece bizim değil herkeslerin dışarıya çıkmasına engel olmus, gelen giden yok, yavruyu da oyalamak zor küçük alanda,kendimizi tekrar eve attık.

Bütün gün yapıştırdık, kestik yapıştırdık, boyadık yapıştırdık, yuvarladık yapıştırdık, tutkal,bant,magnet hepsini kullandık,kapılara,buzdolabına,dolaplara her yere yapıştırdık.. Önce yavru kendi kesti yapıştırdı, sonra anne kesti yavru yapıştırdı,sonra boyaya bulandık,en son pamuklandık,temamız genel olarak gündemimiz de olan kış ve kardı.
İşte eserlerimiz...


Burada dikkati kardan adamın ayakkabılarına çekmek isterim,yavrunun özel isteği.Bir de sokak lambaları, biri kısa biri uzun olmalıymış..




Bizim çocukluğumuzun pamuktan karları ve kardan adamı, herhalde ilkokul bitene kadar her kış mutlaka bir kere yapılırdı, Nazlı kız da çok sevdi, hali hazırda onlarca kar tanemiz var,bakalım ne zaman nereye yağacaklar..


Ve rengarenk ellerle günün en mutlu anı. 

Bu eserin maalesef fotosu yok,çünkü kağıt kuruyamadan yırtıldı.

( Yarın da tatilmiş, niyetim yavruyla işe gitmek, oyalayamadığımı düşünüyordum ya, kesin oyalarım,evdekinden daha kolay oyalarım, yazınca farkettim, bence oyalarım..)