12 Aralık 2013 Perşembe

İki Diş..

14. ayın içersindeyiz İpek kızla..
Fırsatımız olamıyor diye hiç not düşemiyoruz, olmuyor, günler geçiyor.







İpek artık yürümüyor koşuyor.. Evde tehlike şeklinde geziyor. Bazen ortadan kayboluyor, hava karanlık falan da farketmiyor, odalardan,banyodan, koltuk, kapı arkalarından topluyoruz kendisini. Pek temkinli değil, her an her şey gelebiliyor başına..Bir yeri acıdığında tık diyor, hatta artık uzatıyor falan, tıkkaaaa şeklinde geziyor gün boyu. Hoşlanmadığı bir şey olduğunda, istediği bir şey olmadığında da tıkkaaa...



Şu sıra herkese babbaa diyor.. Bir çok kelimeyi bizden sonra tekrar ediyor..Geçen sabah, ablası için uyuyyooo bile dedi.. Bunlar genelde tek seferlik. Ara ara kaka yapınca eliyle gösterip kakkaa diyor.Suya buurrrrrrr diyor.
 Her çeşit oyun oynamaya bayılıyor, yalnız başına pek vakit geçiremiyor, mutlaka birimiz hep onunlayız.. Koşmalı,kaçmalı,yakalamalı oyunlar favorimiz.. Ayakta ve de başka birşeyle meşgul olduğum zamanların genelinde bacağıma yapışık.







Çok iştahlı diyemem belki ama yemeyi seven bir çocuk.. Öyle uzun uzun tıka basa yemiyor ama ne bulsa ağzına götürüyor, reddetmiyor.. Bir iki lokma yiyor, bi bakıyor tadına, sonra devam ederse ediyor. Nazlı kızın hala ağzına bile sürmediği bir çok şey olduğu için İpek'in bu haline bayılıyorum açıkçası.. Uzun uzun yememesinin sebebi de bana kalırsa hareketliliği, yemek yiyecek kadar uzun süre sabit duramıyor maalesef. Mama sandalyesine hiç oturmuyor artık. Kucağıma oturtup, hızlıca yedirmeye çalışıyorum öğünlerini.. 1 yaş kontrolunde doktorumuz ' bir gün çok güzel yer, ertesi gün her şeyi reddeder, hiç panik yapma, vucut kendini dengelemeye çalışıyor,sebzeler hariç hiç bir şey için ısrar etme.' demişti. Panik olmuyorum ama ısrar etmeden de duramıyorum açıkçası.
                                                                                                                                                                                                                                                  Hala iki dişimiz var..  Geceleri bilmem kaç kez ağlayarak kalktığımıza göre devamı geliyor diye düşünüyorum. Gece her kalktığında emziriyorum maalesef. Açıkçası emzirmeden uyutmaya çalışamadım hiç, o enerjiyi bulamadım yani kendimde. Gittikçe zorlaşacak sanırım işim ama günün sonunda cidden çok yorulmuş oluyorum ve emzirmek kolaylık gibi geliyor, belki 3 gün uğraşşam sonrası daha kolaylık olacak ama cidden o kadar enerjim bile kalmamış oluyor, emiyor ve de uyuyuyor.. Gün içinde de ara ara çok emmek istiyor ama genelde geçiştiriyorum. Hala günde iki kez max 1er saat uyuyor ve sadece de uyurken emiyor..

26 Kasım 2013 Salı

Üzgünüm.. Karamsarım..

Biz  şimdi gözlerinin içine bakıyoruz ya.. Bir gülüşleriyle, bir adımlarıyla mutlu oluyoruz.. Yazıyorlar, çiziyorlar,konuşuyorlar mutlu oluyoruz.. Sosyalleşiyorlar, arkadaşları oluyor mutlu oluyoruz.. Zevkleri, seçimleri oluyor biz yine mutlu oluyoruz..

Kendilerini ifade ediyor, kendileri oluyorlar biz bu sefer çok mutlu oluyoruz..

Teşvik ediyoruz, takdir ediyoruz, çabalıyoruz ya daha mutlu olmaları için, büyüdükçe mutluluklarının da büyümesi için, yüklüyoruz ya güzelliklerle, kendi hayatımızın küçük alanında uğraşıyoruz, sıkılıyoruz, daralıyoruz, gevşiyoruz, bu çekirdek hayatımızda dönüp duruyoruz ya, evimizin dışında, sokağımızda, şehrimizde, ülkemizde de bizim bu çabalarımızdan çok bağımsız,çok şeyler oluyor..

İzliyoruz, hatta bazen izleyemiyoruz bile, duyup dinleyemiyoruz ve zaten konuşamıyoruz... Ve korkuyorum, çocuklarımın benim kadar mutlu çocuklukları, düşkün olacakları özgürlükleri, adaletli sevgi dolu hayatları olacak mı, bilmiyorum hiç..


17 Kasım 2013 Pazar

Doğum günü II

İpek kızın doğum günü yazısını beklemekten eskitmiş, 1ay sonra yayınlayabilmiştim. Şimdi fırsatım varken bugün doğum günü olan kocama buradan mutlu yıllar diliyorum:)





Şu sıralardaki en popüler diyaloglarımız da not ediyorum bu vesileyle:)

   Emreee, İpek iki dakika sende, ben çamaşır çıkartayım.. Yok yok,ben banyodayım zaten, ben çıkartırım..
   Emreee, İpeke bakar ol, ben bez getireyim.. Yok yok, sen gel ben getiririm ne istiyorsan..
   Emreee, ben Nazlı'yı yıkayayım, İpek senle... Yok yok, ben yıkarım Nazlı'yı, siz takılın İpekle. 
   Emreee, yemek yapı....             ....yok,sen gel, ben yaparım.

Biraz abartılı oldu sanki.. Yalnız İpek kız da şu yaramaz çocuk tanımlamalarına çok uygun bir bebek.. Biz biraz sakin bir tarza alışkın olduğumuz için de zorlanmıyoruz desem epeyce bir yalan olur yani:)






Keyifli, neşeli, sağlıklı, bol sabırlı bir yıl, hep bizli uzun mutlu bir ömür diliyorum kendisine..




15 Kasım 2013 Cuma

Doğum günü..







İyi ki geldin aramıza canım kızım.. Mutlulugumuza mutluluk kattin.. Çok güzel günlerin olsun inşallah.Sağlıklı, mutlu ve bizli uzuun bir ömrün.  Heyecanın, coşkun daim olsun hayatta. Allah sana hiic büyük acılar yasatmasin, gözlerin hep böyle kocaman kocaman gülsün. Bana da senin hep mutlu olan kocaman bi insan olduğunu göstersin, beni sizlerle yaşlandırsın,her güzel gününüze şahit etsin:)
Amin..









20 Ekim 2013 Pazar

1 yaş..

İpek kız artık 1 yaşında..Neler yaşadık diyor insan ama işte çabucak geçti gitti 1 yıl.. Bundan sonra da böyle hissedeceğiz onun için tadına varmaya çalışıyorum..Her anın...
İpekli hayat biraz yorucu ama.. İpek kız hala hep kucağımda.. Ve hemen hemen hep ayaktayız..Her daim bir bel ağrım var.. Günde ancak 3-4 kez oturabildiğim için o zamanlar ve de tabi ki yattığımda farkediyorum şiddetini..  İşe tam zamanlı başlamış sayılmam. Genel olarak İpek'leyiz. İşe de onunla gidiyoruz genelde. Evde bu düzen düzensizlikten çok daha iyi.. Ben de kızım büyürken hep onunlayım. Güzel yani..Ama hiç kendime zamanım olmuyor maalesef.. Ya şöyle bomboş 1 saatim olsa gün içinde fena da olmaz aslında.. Günde iki kez uyuyor. Genelde 45 dakika falan,bazen de 1-1.5 saat,en çok 1.5 saat. Hala sabahları 6,5-7 civarı kalkıyor.. Akşam 8 civarı yatıyor.. Maalesef ki yaklaşık bir aydır geceleri de çok sık uyanıyor.. 11 ay kontrolunde doktorumuz kendi kendine dalmayı ögrenememisse bundan sonra geceleri sürekli kalkar, sizi yatakta oturur halde bekler demişti.Ertesi gün başladı.. Emmeden uyumuyor, bazen emmiyor da, geceler böyle bir kaos şu sıra.Umuyorum geçer gider,çok zor çünkü.. Uyuduğundan birşey anlamıyorsun, kalk yat,kalk yat, sersem gibi.. Nazlı'dan pek alışık değiliz biz böyle durumlara,zorlanıyoruz yani.. Diş çıkarıyor, geçecek falan diye avutuyorum şimdilik kendimi, bakalım umarım haklı çıkarım..

Gün içinde de çok hareketliyiz. Bezini emeklerken falan değiştirebiliyorum o kadar yani. Çok hızlı emekliyor ama pek tercih ettiği bir hareket şekli değil. Henüz yürüyemiyor, 5-6 adım atıyor ama,yakındır yani yürümesi. Sürekli ayağa kalkma peşinde. Yerden koltuklara, sandalyelere, dolaplara hatta düz duvara,koltuklardan tepelerine,tutunabildiği ne bulursa tırmanıp ayağa kalkıyor. Ne zaman kucağımda değilse de bi şekilde bana tırmanıyor, çok komik aslında, arkama geçiyor ve ben onu alana kadar bacaklarıma yapışıp bekliyor..




Yemek yerken mama sandalyesinde oturtmaya çalışıyorum, hala calışıyorum, belki 5 dakika falan oturuyor artık. Yemeyi seviyor aslında, Nazlı gibi değil, değişikliklere açık. Ama ağzını bul ki yediresin modundayız maalesef. Genel olarak bizim yediğimiz her şeyden yiyor. Ama tabi ki yemediği de çok şey var. Peynir ve yumurta beyazı en sık teklif edip reddedildiklerim mesela. Yemeyi seviyor dedim ama yanlış anlaşılmasın öyle tıka basa yiyen tarzda bir çocuk hiç değil. Az az, bıt bıt bıt yemeye çalışıyor işte. En son 7.800kg dı mesela. Kendisi minik hala:)

Anne, baba dede diyor. Bazen annanne bile diyor. Gel gel gel diyor. Babaya baab diyor bazen. Hepimize böyle sesleniyor ara ara. Bir de sinirlenince söyleniyor..Bir şeye hayır dediğimizde hem ağlıyor hem söyleniyor. Maalesef hayır diyecek de çok şey oluyor. Kendisi tehlikeyi seviyor, prizlere parmak sokmaya çalışıyor, her bulduğunu ağzına atıyor, çekmeceler, evdeki cam kapaklar, aynalar hepsi oyuncak onun için. Önlem almaya çalışıyoruz kendimizce.. Dop diyor topa, eline telefon alıp alooo diyor, kumandayı bulunca televizyona tutup basmaya calışıyor.Kendi kendine yemeye bayılıyor, yedirmeye daha çok bayılıyor.Ne varsa mutlaka önce bir yanındakinin ağzına sokuyor.Kitaplara bakıyoruz ara ara, ilgisi 2 dakika sürüyor sürmüyor.Nazlı'ya ciddi ciddi okurdum dinlerdi bu zamanlar.İpek'e  hayvan taklitleri yapıyorum bol bol.. Her gördüğü hayvana hovhovhov diyor şimdilik.

Çok anneciyiz.. Beni gördüğü anda hemen bi mızırdanıyor, al beni al beni al beni moduna giriyor. Ablayla hatta genelde abla ve babayla oynamaya bayılıyor. Tanıdığı bildiği insanlarla çok keyifli ama yabancı ortamlarda hala biraz huzursuz..



Genel olarak bir yaş hallerimiz böyle sanırım.. Kesin atladığım çok şey vardır, ama benim için yazmak öyle zor ki bu 3. akşam bitirebiliyorum inşallah..

12 Ekim 2013 Cumartesi

Can Dosta Veda..

Biz bugün çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı sonsuzluğa uğurladık.. Eşimin can arkadaşı.. Geçmişte iş arkadaşı..Nikah şahidi.. Halı saha arkadaşı.. Play Station arkadaşı..Basketbol oynadığı arkadaşı.. Doğumlarda stresini alan arkadaşı.. Ya fenayım dediğinde yanıbaşında bulduğu arkadaşı.. Daha daha dahası.. Kardeşi..

Çok ani,çok fena,çok anlamsız,çok acımasız bir şekilde gitti koca adam.. Hiç tanımadığı bir insanın hiç yoktan sebebiyle sonlandı hayatı.. Kalbine denk gelen o aletin o yarasına kalbi dayandı ama dakikalarca oksijensiz kalan beyni dayanamadı maalesef..

 Annesi ve kardeşi organlarını bağışladı.. Artık başka bedenlerde can bulacak Umut.. Başkalarına umut olacak.. Herkes için zor ama Allah en çok annesi ve kardeşine sabır versin.. Mekanı cennet olsun inşallah..

26 Eylül 2013 Perşembe

Yeni Okul, Yeni Hayat

2 yıl önce başlayan kreş maceramız 30 haziranda sonlandı.. Gayet sancılı oryantasyonumuz neredeyse 1 yılda tamamlandığı için, kreş sürecimiz aklımızda çok pembe kalacak diyemeyeceğim. Benim bir çok açıdan içime sinmesi, ortamı ya da insanları sevmiş olmam, okulun yavruyu yaklaşık 1 yıl her sabah ağlayarak gönderdiğim bir yer olması gerçeğini değiştirmedi maalesef. Şimdi bir anlamı yok tabi ki ama çok düşündüm, Nazlı'dan mı, bizden mi,zamandan mı,okuldan mı,yaklasımdan mı, neden bu kadar uzun sürdü bu süreç.. Kesin bir cevabı yok, ama şimdiki aklımla bu kadar zorlar mıydım yavruyu, zorlamazdım sanırım.. Her neyse önemli olan Nazlı'nın aklında nasıl kaldığı.. O ikinci yılını gayeet mutlu mesut geçirdiği için, çok sevdiği arkadaşları ve öğretmenleri de okulu da çok güzel kalacak aklında, şu an böyle yani..




Bu bizim için hazırlanan veda kartı (Biz veda kartı koyduk adını).. İçinde bütün arkadaşlarının resmi var, kapağında da sınıf resmi(yüzler belli olsun istemedim,yapabildim sanırım). Nazlı ara ara eline alıp tek tek bütün arkadaşlarıyla konusuyor, özlem gideriyor, anılarını tazeliyor:)


Şimdi yeni okullu olduk. Açık söyleyeyim, zor olacağını düşünüyordum. Acaba kaç gün gidip gelirim, ne zaman içi rahat eder, ne zaman tamam güvendeyim der, ne zaman tamam anne sen git der.. Hepsini ve dahasını düşündüm tek tek.. Yaz boyu ara ara büyük okuluna başlıyoruz diye konuştuk ama ayrıntısız.. Çok üstünde durmak istemedim. Biraz sıradan gelsin ona da dedim.. Heyecanımı,gerginliğimi kendi kendime yaşadım..

5 Eylül Perşembe günü 3-4 saatlik bir oryantasyon programıyla da yeni hayatımıza başlamış olduk. Sıkıntısız...Nazlı üzerinde var olan, bilinmezlikten kaynaklanan o tedirginliğin büyük bir kısmını sınıfların girişinde ellerine kelebekler çizdirerek attı. Geri kalan kısmını ise 'gel fotoğraf çektirelim, hoş geldin fotoğrafı, okula başlıyorum fotoğrafı' derken patlayan flaşlar sonrasında attı ki, 'biz buradayız, baktığında göreceksin hadi gir şimdi içeri' diyen babasına  öğretmenin elini tutmuş sınıfına giderken dönüp bakmadı bile..Onlar sınıflarındayken biz de tanıtım programına katıldık, sunum boyunca konuşmalar Nazlı'nın velisi... ile başlayan bir cümle ile kesilecek diye bekledim ama olmadı.. Bizim kız sınıfta kaldı..Sonraki ilk okul gününün akşamında da 'Annee keşke beni de servise yazdırsaydınız' cümlesiyle şaşırdım, sarsıldım, hatta düştüm bayıldım :P



Evet, ilk gün okul parmaklıklarına tırmanmaya çalışmış bu kız da benim kızım:)
Ben de pek bir mutluyum.. Maşallah diyelim,böyle devam etsin..

6 Eylül 2013 Cuma

4 Kişilik İlk Yaz

Bu, bu kadar kalabalık ilk yazımızdı.. Korkmadım desem yalan olur açıkcası. Haziran sonunda okulumuza veda ettikten sonra Ahha dedim, hepimiz evdeyiz, nasıl olacak bu yaz..

En sonki yazımda yazmışım  -ki arayı çok açtım farkettim, hiiiç fırsatım olamadı desem, ancak rutin hayatımı sürdürebildim desem- , temmuz ayının büyük bir kısmını ananneye git geller yaparak geçirdik, gayet rahat ve keyifliydik.. Sonrasında evimizden ve de şehrimizden epey bir uzaklaştık.. Yıllardan sonra ilk defa uzun uzun memleket havası aldım.. Bana da çocuklara da çok iyi geldi açıkçası.. Seviyorum ya.. Hele de bu kurak kavruk boğuk yazlı Ankara'dan sonra bir iyi geliyor ki karadenizde olmak.. Yaklaşık 15 gün kaldık.. Bol temiz hava aldık, büyük annanne babannelerimizi varlığımızla mutlu ettik. Taa liseden arkadaşlarımla buluştuk, saydık saydık inanamadık tam 18 yıl olmuş birbirimizi tanıyalı, baktık baktık hiç bi değişiklik bulamadık kendimizde, yıllar geçmiş ama hiç değişmemişiz:)) Çocuklar çayır çimenle, börtü böcek, tavuk, horoz ve de ördeklerle pek bir haşır neşir oldular.Ya da olmaya çalıştılar diyelim..









Trabzon tatilimizin sadece 3 günlük bayram kısmında babamız bizimle birlikteydi..Diğer kısmında anannemiz sağolsun bize eşlik ve de yardım etti. Ağustosun devamında yine yıllardan sonra ilk defa bu kadar uzun bir deniz tatili yaptım.. Çoook eski ve çoook sevgili dostum Gülo ve ailesi ile Bodrum'dan sonra, bir diğer çoook sevgili arkadaşım Tuba ve ailesi, özellikle kankamız Tuğçe ile gerçekten çok keyifli bir Side tatili yaptık..

İkinci kısımda toplam 6 aileydik, onların iki yıldır bir devlet kurumunun kampında yaptıkları bu toplu tatil organizasyonuna bu sene biz de katıldık ve anladık ki kalabalık tatil gerçekten çok güzel oluyor.. Üzerinizdeki yük azalıyor, herkes her çocukla ilgileniyor, yeme içme, oyun hiç dert olmuyor.

Gitmeden gözümde çok büyütmüştüm açıkçası, çok da tedirgin çıkmıştım yola.. Yolculukları, İpek kızın uykularını, yemeğini, Nazlı'yla yeterince ilgilenebilecek miyizi, daha bir çok şeyi düşünmüş durmuştum..






Nazlı yavrusu beni hiiiç yormadı, Bodrumda Serkanla çok iyi anlaştı, her şeyini kendisi halletti, pek müdahale etmeme gerek kalmadı. Gerekli yerlerde de babasıyla takıldılar.. Gayet iyilerdi:) Side kısmında ise o kadar çok çocuk vardı ki, başta Tuğçe'yle sonrasında herkesle gayet güzel eğlendiler. Kalabalık, deniz, kum, oyun.. Nazlı için çok eğlenceliydi. Kendini ifade etmesi, büyüklerle iletişimi, kalabalık ortamlarda varlığını gösterebilmesi açısından da bir kaç adım ilerledik sanırım.. Böyle böyle gelişip açacağız kendimizi:) Yormadı dedim ama Nazlı bu 10 günde bol bol ağladı.. Cidden yani.. Nasıl sinir olurum isteğini ağlayarak dile getirme olayına.. Biz bu yaz boyle bir huy edindik.. Her ne kadar ağladığı için istediği şeyi özellikle yapmıyor da olsam bırakabilmiş değiliz bu anlamsız, sinir bozucu davranışı..Bakalım okul başlayınca durulacağız diye umuyorum:)

Yolculukların geneli havayoluylaydı ve sıkıntı olmadı. Uçak kalkarken ve inerken emzirdim, onun için etkilenmedi de basınç farkından. Arabayla bir 6 saatlik yol yaptık, Nazlı sürekli uyudu tabi ki, İpek'i de idare ettik. İpek arabada çok sıkıldığı için niyetim ona yola çıkmadan uyku hali yapacak bir ilaç vermekti fakat şurubu evde unutmuşuz, biraz tedirgindim çok ağlayacak sıkıntı yapacak diye ama beklediğimden daha fazla uyudu. Genel olarak kucakta ve emme halindeydi, ancak bu şekilde sağlayabildim uzun uykularını..

İpek için yemek olayı da düşündüğümden daha rahattı.. Otelde diyet menüsünü kullandık. Blender da vardı. Her şey yedirmeye başladım zaten, seçeneğimiz boldu o yüzden. Yanıma kavanoz mamaları da almıştım, gerektiğinde destekledik.

İpek'in uyku düzeni biraz bozuldu oralarda. Bazı gunler çok çok kısa uyudu.  Gece uykuya geçişi biraz gecikti falan ama sorun olmadı. Normaldeki düzen yine aynı aslında. 8. ayımızdan itibaren 2 uykuya indirmişti zaten. Burada aylarca uğraşıp pusette 5 dakika zor oturttuğum çocuğumu uyutup pusete koydum genelde. Beni şaşırttı, normal 45 dakika - 1 saatlik uykusunu uyudu orada. Ama yine de uyanıkken pek tercih etmedi puseti. Hatta bazen ablası oturdu onun yerine, hatta bazen de ikisi birden oturdu?!




Genel bir yaz yazısıyla dönmüş olalım inşallah.. Daha yazacak çok şey var çünkü:)


21 Temmuz 2013 Pazar

Bu Hafta..

İki haftadır annannedeyiz.. Hava sıcak.. Büyük kuzu şehirden uzak, site ortamının , bahçelerin,parkların tadını çıkarıyor.. Bu sene tatil geç olunca sokaklarda  ve de balkondaki havuzda oyalıyoruz kendisini..  Hafta sonları cimnastiğe gidiyor.Kendisi gayeeet mutlu mesut..

Hafta arası ilk defa babasıyla bensiz yalnız kaldı.. Çok garip bir şey değil belki ama biz annannedeyken  eve dönen babasına takılması biraz değişik oldu..Akşam 11 gibi gitti babasıyla (arabada 5.dk da uyumuş),  ertesi gün de 12 gibi geldi.. Çok eğlenmiş:)

Küçük kuzu da kalabalıkta pek bir mutlu.. Bu kalabalıkta boş bir kucak mutlaka buluyor..9 aylık oldu,hakkında yazacak çok şey var aslında ama ben bu haftanın top konusunu yazıyorum. Kendisini  yataktan düşürdük... Gayet yoğun korumalarla döşemiş de olsam yatağı, bir aradan hop inmiş aşağı, yerde oturuyordu ağlayarak. Nazlı da aynen bu aylarda düşmüştü.. Sorun olmadı şükür..Artık yerde yatıyor.. Çoook hareketli, bir saniye durmuyor, uyurken bile..

Bizden şimdilik bu kadar.. Haftaya evimizdeyiz inşallah.. Daha rahat yazabileceğimi umuyorum.. Not edilecek çok şey var:)


3 Temmuz 2013 Çarşamba

Adenovirüs = KABUS

Normal Elif anne olup dönmemi sağlayacak şey hastalık olacakmış maalesef..

Biraz uzun bir ara oldu gerçekten.. Zaten zamansızdım (İpek kızdan sonra zaman yönetimim,ev yönetimim,iş yönetimim çoook değişti, bir düzenim yok, sürekli evin kadrosu değişiyor,hala bir rutinimiz yok, bu durumda ruhum daralmıyor desem yalan olur yani..), bu zamansızlığa ek, ruhumu daha da daraltan gezi mevzuu girdi araya... Saygı, ağaç, güven, zeka, birlik, coşku, umut, yalan, yandaş, yanlı, özgür, üslup, tarz, .......... hepsini koydum bir kenera, doğruyu yanlışı.. Ben en çok o gereksiz şiddete takıldım.. O gençlerin, hatta çocukların bu şiddetle karşılaşma şekline.. İçim acıdı, üzüldüm cidden çok üzüldüm.. Bıraksam kendimi daha yazarım herhalde ama asıl konumuza geçiyorum, beni beş gündür dibe vurduran hastalık durumuna..

Evet İpek Hanım adenovirüs kabusuyla tanıştı.. Biz daha önce Nazlıda tanışmıştık aslında, onun boğazını tutmuştu,5 gün ateş ve boğaz ağrısı yormuştu bizi sadece..
Şimdi İpekte ateşle başladı, kusma ve ishalle devam etti.. Yavrucak hiç bir şey yemedi içmedi, bildiğiniz baygın modda yattı..
İlk gün akşama doğru soluğu Alev Hanımda aldık tabi ki.. İpek kızı çok susuz kalmış gördü sanırım ki bizi hastaneye yönlendirdi.. İlk serumumuzu aldık, tahlil verdik, kanda bir şey çıkmadı, kakada adenovirus çıktı.. İşte tedavisi olmayan minimum 5 gün sizden ayrılmayacak olan kabus virüs.
Sonraki üç gün de sadece anne sütü alabildiği, su bile içemediği için yine taşındık hastaneye..Serum aldık 2-3 saat.. Uyutabildiğimde rahattı ama bir gün uyutamadım ve çok zorlandık oyalamakta.. 4 gün boyunca sanırım toplamda 4-5 çay kaşığı muzlu yoğurt ve 4-5 çay kaşığı yoğurtlu çorba yedi sadece.. İçtiği suyu bile çıkardı.. 4 gün ishali de kusması da son hız, gece gündüz devam etti..
Bu gün beşinci gün, biraz daha rahatladık, kaka ve kusma sayımız çok düştü, eli kolu hareket etmeye, ara ara gülücük atmaya bile başladı.. Biraz bişeler koyabildik ağzına.. Çok zor ve de yıpratıcı bir süreçti.. Susuz kalmasın diye uğraşıp endişelenmenin yanında o gözünü bile zor açan, bulduğu yere kafayı koyan çoook bitkin halini görmek bile yıpratıyor insanı..
Allah çaresiz hastalık vermesin der, çok salgın ( dün Güven'de öğlene kadar tam 20 çocuğa serum taktılar, virüsü tespit ettiler mi bilemem tabi ki ama ishal ve kusma teşhisiyle çocuk servisinde yatak kalmadı )  bilgisini verir, bir de İpek kız fotosu koyar ve de kaçarım:) Hazır uyuyorken uyumak lazım..
Bu arada Nazlı kız babannede başladı tatiline, bugün de anannede..Bir sonraki postumuz da onun ilk okul macerasına vedası olsun:)

18 Haziran 2013 Salı

İpek kız, bugün 8 aylıksın..  Uzunca süredir var olan zamansızlığıma ek, son günlerde boğazıma yerleşen koca bir düğüm sebebiyle yazamıyorum bir süredir...   Sen çok sevimlisin, çok güleçsin, çok heyecanlı bir bebeksin. Heyecanla gel gel ve de  alkış yapıyorsun. Belki yazacak daha çok şey var..Üzgünüm.. Yazamıyorum.. Bilemiyorum ne zaman hissederim normal elif anne gibi..  Bu yaşananlar gerçek olamaz diyorum sık sık.. Ama gerçek..  Dehşete düşüyorum öfkenin ve şiddetin bu dozundan.. Ben zaman zaman kocaman bir yumruya dönüşen boğazımdaki o düğümle yaşıyorum kaç gündür.. Ve vicdanı olan her insan gibi utanıyorum insanlığımdan...

31 Mayıs 2013 Cuma

Çok masumane bir istek..

Babannemi evindeki karıncalara pencereye dogru yol yaparken hatırlıyorum, minicik bir örümceği alıp dışarı atarken, evine girdikleri halde bile kıyamazken.. Dedemin yıllardır dogru düzgün verim alamadığı, fındık ağaçlarını her yıl yeniden gözü gibi bakarak yaza hazırladığını, eve yol yapılırken bir ağaç için ne kıyametler koptuğunu ve o ağacın yerinde kaldığını da hatırlıyorum..

Doğaya, ağaca, çiçeğe, böceğe duyarlı olalım diye, doğadaki o doğal yaşamın farkında olalım diye,doğada enerjinin negatifini atalım, pozitifiyle dolalım diye,doğada oksijenin dibine vuralım diye, doğada desarj olalım sonra mutlu olalım,neşeyle dolalım hatta iyi ders calışalım diye babamın hafta sonlarımız ve yaz tatillerimiz için planlar yaptığını da hatırlıyorum..

O zamanlar bazen anlamsız bulsam da şimdi kendimi ve kendi çocuklarımı düşününce çok derin anlamlar yüklüyorum o günlere.. Ben çocuklarıma neler sağlayabileceğim,sorguluyor ve de üzülüyorum..

Benim kadar şanslı olamayacaklar hep biliyorum ama elimizdekileri de kaybettikçe üzüntüm artıyor..

Doğadaki her canlının bizler kadar hatta bazen daha çok yaşam hakkı olduğunu anlatmaya çalışıyorum ya büyük yavruya, böceklere çiçeklere farkındalığını artırmaya çalışıyorum ya, bahçedeki karıncaları izliyoruz ya dakikalarca, burası onların da bahçesi onlara zarar veremeyiz diyorum ya, dedesiyle her bahar bir çiçek dikip büyütmeye çalışıyorlar ya, ve de okulda fidelerini suluyorlar, doğa gezilerine çıkıyorlar, büyüteçle çiçekleri böcekleri inceliyorlar ya, doğaya gözü açık olsun,ilgisi artsın,vicdanı oluşşun diye çabalıyorum ya.. bir tarafım boşuna diyor şu  4 gündür, bir tarafım da diyor ki daha ne verebilirsin elif anne, ne yaparsan belki minicik bir faydası olur geleceğe..

Yemin ederim ağlayarak izliyorum olanları..

Bırakın avm miz olmasın , biz ağaçlarımızla mutluyuz diyen insanların adı eylemci oldu.. Nasıl bir mücadele, nasıl bir müdahale çeşidi bu..:Aklım almıyor, kalbim kaldırmıyor..


Fotoğraf hurriyet.com.tr den.. Bu da çok iyi niyetli, çok masumane bir istek..

29 Nisan 2013 Pazartesi

Uyku..

İpek'in uyku düzeni üzerine yazacak çok bir şey yok aslında, uykuyu sevmeyen bir bebek kendisi. Bu kadar net yani. 2 ayını  doldurduktan sonra hep uykusuzdu, aslında gündüz uykusu yoktu diyelim, gece fena değildi. Bu aya kadar..
5. ay kontrolümüzde doktorumuz 'bu ay biz büyükler gibi uyumaya baslayacak' dedi, yani gece boyu sık sık uyanıp,tekrar dalacak (her gece ortalama 20 kez uyanıyormuşuz).. Evet İpek de 5,5 aydan sonra sık sık uyandı ama tekrar dalamadı kendi başına.. Normalde ben her mırıldandığında almıyordum ama bu süreçte mırıltılar uzadı, ağlama halini almaya başlayınca geceleri bol bol emdik ve de gezindik.. Aslında doktor önerisi uyanınca 15 dak kadar bekle olmuştu ama ben uygulayamadım maalesef :)
 Nazlı'yı odasına 3,5 aylıkken geçirmiştim, bu sefer şartları olgunlaştıramadım açıkçası ama bu süreç olgunlaştırdı , 5,5 ayda da İpek Hanım'ın odası ayrılmış oldu.. Yorganın hareketinden, kapının gıcırtısından, yan taraftaki banyoda açılan suyun sesinden bile uyanabiliyor kendisi.. Onun için artık paşa paşa odasında kendisi yatıyor -ve evet farketti,  daha az uyanıyor-..Top atsan uyanmayan ve de bir uyudu mu en az 2.5 - 3 saat uyuyan, çoğu gece uyanmadan sabahlayan çok sevgili 1 numaramdan sonra bu çooook fena geliyor bana.. Maalesef hala bir uyuma şekli de yok.. Yani içimize sinen bir uyuma şekli yok diyelim.. Ayakta ve dik gezdiriyoruz kendisini ( Allahım ne fena, yazarken bile gerçek mi sorguluyorum, hayatta yapmam demeyeceksin hiç bir şeye:) ).. Gündüzleri hala kısa kısa uyuyor.. Sabahları 5.30 -  6.30 arasında bir saatte kalkıyor. Gecelerimiz geçen haftaya göre daha iyi.. Geçtiğimiz 15 gün belki 10-15 kere kalkmışızdır sabaha kadar.. Böyle 2 hafta kadar sürdü bitti o durum , o sıra bana da yapıştı,emmekle hiç arası olmayan çocuk sürekli emmek istedi.. Şimdi daha rahatız.. Uyku sırasında da uzatma çalışmalarımız devam ediyor, böyle yanına alıp kucak kucaga yatsan 2 saati bile bulabiliyor, bazen fırsatım olursa -ki uzun zamandır olmuyor, artık ciddi ciddi başladım işe-, sarılıp uyuyoruz birlikte.. Ne büyük haz:)

İşte Nazlı kız, bu şekilde sızdı dün..

Bu da bir türlü sızamayan cin İpek..







18 Nisan 2013 Perşembe

5-6 ay arası bebekler için ek gıda..

Evet biz ek gıdaya başladık hafif hafif.. Bu ay önemli olan anne sütü olduğu için çok ısrarcı davranmıyoruz. Çok yoğun bir programımız da yok.. Doktorumuz bir liste verdi ona uymaya çalışıyoruz.. Listeyi uzun uzun yazmadan genel hatlarıyla benim uyguladığım şekliyle bahsedeceğim..

İlk kural yüz ifadesi, kaygısız, güleç:)
İkinci kural anne sütünden en az iki saat sonra vermek, sonrasında anne sütü her an verilebilir..

İlk olarak tabi ki kahvaltı..İlk gün 1/4 elmayı sıkıp suyunu kaşıkla veriyoruz.. Bu elma miktarı sonra yarım sonra tüm oluyor..Ondan sonra aynı şekilde havuç ekleniyor. 15 günden sonra elmayı cam rende ile rendeleyip, 2-3 dilim armut suyu ekledim verdim.. Bir kaç gün sonraysa 1/4 muz püresine yarım elma suyu ekledim.(listemize göre elma yerine armut suyu, mevsim yazsa muz yerine şeftali verilebilir).Sonra muzu yarıma çıkardım.

7. gün bu sabah öğününe ikindi zamanı verilecek yoğurt ekleniyor.. Yoğurt şimdilik keçi sütünden. Önce 1-2 tatlı kaşığı,sonra  yarım, sonra tüm ajda bardağı kadar.

Sonra 10. günde sabah meyve suyu ve ikindi zamanı verilen yoğurda ek olarak öğlen çorba ekleniyor.. Çorba 1 patates, 1 havuç, 2 tatlı kaşığı da pirincin üzerine yaklaşık 3 ajda bardağı su ekleyerek hazırlanıyor..Piştikten sonra 2 tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyip blenderdan geçiriyoruz ve yarısını hemen veriyoruz, yarısını da bir sonraki gün ben-mari usulu ısıtıp vermek için dolaba atıyoruz.. Ben 4gün böyle devam ettim. Sonraki günlerde kibrit kutusu kadar bal kabağı ekledim(listeye göre mevsim yazsa bu bir küçük kabak da olabilir)..2 gün sonra da 4-5 sap maydonoz ekleyip pişirdim, maydonozları alıp blenderdan geçirdim. Sonra maydonoza ek 3-4 sap ıspanak ekledim, yine piştikten sonra çıkarıp blendarladım. ( Yeşil yapraklı gıdaların 7,5 aya kadar sadece suları kullnılırmış).

Bu ayımız böyle geçti. Yaptığım yoğurt ve çorba 2 günlük. Ama tabi ki bunlar benim elimdeki listeye göre hazırladığım miktarlar. İpek kızın yediği değil. Nazlıyla ortaklaşa tükettiler diyelim:)  Bahsi geçen bütün her şeyin ilk bir kaç kaşığını yalayıp yuttu, sonrası püskürtmece oyunu.. Bakalım önümüzdeki aylar ne gösterecek..


4 Nisan 2013 Perşembe

Keşke bilmiyor olsaydım..

Evet keşke öğrenmeseydim de şu saatte bunu yapmış ve de yemiş olmasaydım, keşke bu kadar kısa sürede yapılıyor ve de bu kadar kısa sürede pişiyor olmasaydı ve de bu kadar lezzetli..  Ve de keşke beni bu kadar mutlu ediyor olmasaydı..


                                                      
                                     
Yaklaşık bir aydır ne yesem diye aranıyor, bulunca da yiyor yiyor doymuyorum.. Çok fena.. Hiç dur diyesim yok kendime.. Son kaçamaklar diyelim, mecburen durduracağım kendimi, böyle şişemem yaz öncesi der, tarifimi de vermek isterim ki siz de nasiplenin, mutlu olun.
Benim için çikolatalı sufle bu, biraz basit bir tarif, sufle demek çok iddialı olabilir çoğu bilge insan için. Neyse sanırım derleme bir tarifti, yapa yapa kendi tarifime dönüştü. Tarifim iki kişilik. Başlamadan önce fırını 180dereceye ayarlıyoruz. Bir kare çikolatadan 2-3 parça ayırıyoruz (normalde tabiki bitter, ama bugün evde sütlü varmış,onunla da fena olmuyor yani), kalanını 2 çorba kaşığı tavada hafif erittiğimiz tereyağının içine atıp karıştırıyoruz. Hafif soğuyunca içine bir yumurta kırıyoruz. Hızlı ve de iyice karıştırıyoruz. Sonra 1,5 kaşık un, 1 kaşık şeker (sadece kendime yaptığımda hiç şeker koymuyorum) ve de bir çimdik kabartma tozu ilave ediyoruz. Karıştırıp hafif yağladığımız sufle kaplarına paylaştırıyoruz. Yarısından az oluyor. Yani ben az yapıyorum işte. Çikolatası aksın diyorsak 7-8 dak pişirip alıyor, 10 dak falan sonra da yiyoruz.. Bu dakikalar her fırına gore değişir diye düşünüyorum.. Ama en fazla 10 dak pişmesi yeter bence. Ben bir süre yapamayacağım malesef, eve çikolata almama kararı aldım, size afiyet olsun..


29 Mart 2013 Cuma

İpek 5 Aylık

Evet epey oldu aslında 5. ayımızı doldurduk.. Ufaktan ek gıdaya geçtik..

Sürekli hareket halindeyiz İpek kızla. Nazlıyla karşılaştırıyorum elimde olmadan, o kadar farklılar ki.. Nazlı ne kadar sakinse İpek o kadar hareketli.. Hiç sabit durmuyor sanırım:) Bir defa öyle ilginç ki uykusundan bir anda ve tamamen uyanıyor.Hiç öyle bir gerineyim, uyanmaya çalışayım falan yok, böyle gerçekten sabırsızca,hemencecik cin gibi oluyor ve hemen al beni buradan diyor. Ve maalesef ki bu bazen sabah 5.30 da oluyor.. Bu zamana kadar 7 den önce güne başlamamış bir anne için 6.30 hadi neyseydi ama 5.30u ben hiç anlatmayayım..

Altını değiştirirken de bir çırpınma halinde, eller ayaklar hiç durmuyor.Emerken 2 fırt çekip sonra bir etrafı inceleyeyim, bir gülücük atayım, iki konuşayım.. Şimdi ek gıdaya başladık ya, elimizi, kaşığı tutup çekiyor, ellerine bir şeyler tutuşturarak falan besliyoruz.. Sürekli bir şeyler tutacak, onu ağzına götürüp emecek, ısıracak.. Hiç bir şey bulamazsa yumruk yemeye devam.. Kalın bir havuçla biraz uzun oyalanıyor..

Kucakta çok mutlu.. Nazlıyla çok mutlu.. Ablayı gördüğü anda başlıyor bıcırdamaya.. Çok güzel kıkırdıyorlar karşılıklı.. Onları öyle izlemek çok büyük keyif benim için.. Yalnız Nazlı şu sıra bazen biraz aşırıya kaçıyor sevgi gösterimi konusunda.. Ara ara şöyle bir yalayıp yutsam, öpsem öpsem doyamasam diyor yani..

Uykularımız hala çok kısa..Ve maalesef ki bir uykuya geçiş şeklimiz yok.. Sallanmaya alıştırmadım güya, emzirip yatağına koyunca uyuyordu bir aralar, şimdi o da yok,emzik de almıyo, emerken uyuyor sayılır ama o da zar zor yani.. İyice uykusu gelsin diye bekliyoruz işte.. Annelik tükürdüğünü yalamak demek ya hani, ben de her dediğimi yalayıp yutuyorum ama işe yarasa keşke.. Hadi dedim en son, ayağınızda sallayın madem, uyusun da ben takılmıyorum artık şekline:) Yok ama bizimki ayakta yatmıyor bile 3 dakika.. Öyle uyumayı, beslenmeyi falan seven o bizlerin bayıldığı bebeklerden değil. Ama doktorumuzun dediği son cümleyi söylüyorum.. İşte benim için ideal çocuk tipi:) Boy iyi uzuyor, kilo da alıyor işte.. O kadaaar kafamı taktığım emme, büyüme olayını da halletmiş olduk böylece.. Ablası gibi birer birer almıyor kiloları ama büyüyor. Ve de uzun uzun ağlamıyor.Aç olsa ağlar di mi yani.. Yine doktorumuzun takık anneye dediği gibi 'Sevgili Elif anne aç olan yer, uykusu olan uyur..'  Bu kadar efendim. Basit yani.. Öyle sıkıntıya,gerginliğe gerek yok..

Dil çıkarmanın yanısıra sürekli değişik sesler çıkararak tükürükler saçıyor, bağırıyor, sesini dinliyor..

Tanımadığı ortamlarda biraz huzursuz oluyor. İlk kez gördüğü insanlara ciddi ciddi ağlayarak tepki veriyor..

Bıraktığın yerde durmuyor, artık tehlikeli hal aldı,dönüp duruyor.. Ayaklar aşağıda görüldüğü üzere hep havada, elleri de hep bir yakalama arzusu içinde. O böyle kanat çırparak(annannem böyle diyor), biz de onu izleyerek eğleniyoruz işte..



26 Mart 2013 Salı

20 Mart 2013 Çarşamba

Dede ve Sanat


Dedemiz yağlı boya resim yapıyor.. Nazlı da onu seyretmeye bayılıyor, bebekliğinden beri.. Beraber resim de yapıyorlar ara ara.. Bu son çalışması diyelim.. Dedemiz anlamlı bir şeyler çıkarsın diye beklemiş olabilir amaaaa bizimki özgün çalışıyor... Dedesi kadar yetenekli mi bilinmez ama gösterdiği özene dikkat çekerim bir de yerim ben yavrunun bu odaklanma şeklini..

Nazlı'nın dedeye sorusuyla bitirelim yazıyı, elinde okulda yaptığı bir çalışma,
        Dedeee sen sanatçısın ya, senin bakman ve de söylemen lazım güzel olmuş mu diye..





8 Mart 2013 Cuma

Zamane babası

Bir süredir babası Nazlı'ya uykudan önce masal anlatıyor. Her akşam aynı masalı istiyor yavru.. Nazlı'yla Tuğçe Cepada.. Tuğçe Nazlı'nın bebeklik arkadaşı.. Ve aslında maalesef ki birlikte hiç Cepaya gitmediler.. Ama bu bizim en favori masalımız, yıllardır..




Geçen gece paşa babamız kaydetmiş anlattığını.. Bazı akşamlar önemli?! sebepleri olduğunda telefonu veriyor yavrunun eline, biz yatıyoruz Nazlıyla ,yine babayı ve masalını dinleyebiliyoruz.

Ey Allahım ya, adına ne demek lazım bilemiyorum, benim pek haz duyduğum söylenemez , ama kendisi hoşlandı bence bu durumdan, yavru da hoşlandı şimdilik,  ilginç buluyor.. Bakalım ne zamana kadar..




27 Şubat 2013 Çarşamba

İpek 4 Aylık..



Ben emmene, büyümene takıldığım için hemen konuya giriyorum..Bu ay 600 gram almışşın, babannenin  uykuda ya da uyanık olman farketmeksizin biberonu ağzına yerleştirmesi suretiyle aldığını düşünüyorum:) Emme ve uyku konusunda ciddi bir mücadele içersindesin.. Gün geçtikçe de bu iş benim aleyhime gelişiyor.. En son ki durumun sabah 6.-6.30 civarı kalkıyorsun.Sonraki uykuların en fazla 45 dakika. 2.5 - 3 saat uyanık kalma sonra bir 45 dakika daha uyku döngüsüyle günü tamamlıyorsun.. Uykuya kendi kendine geçme, emerken mayışma falan hikaye şu an..  Tamamen uyanık olduğunda sırt üstü yatman imkansız, resmen U şeklini alıyorsun, kafanı ve de ayaklarını kaldırıyorsun..  Valla ciddi ciddi ayakta gezdiriyoruz seni.. Kucakta ve de dik.. Yaklaşık 10 gündür böyleyiz..

 Geçen hafta doktor kontrolumuz vardı. Notlarımızdan biraz alıntılar yapalım..

Emme konusunda 1 haftalık bir deneme sürecine girdik.. Mama takviyesini kestik. Bu konuda mutluyum açıkçası..Hep söylüyorum bizim sıkıntımız sütsüzlük değil, emmemek.. 10 gün kadar 4 saat arayla besleyeceğim, arada hiç bir şey vermeden 4 saat arayla emecek.. Zaten bu aydan sonra kilo alımı da azalıyormuş,ayda 450-600 gr  alması normal, emme süresi düşüyormuş, sütün %90ını 1-4 dakikada, kalan %10unu da 2-3 dakikada bitirirmiş.10 gün sonra tekrar tartılıp bakacağız bakalım işe yarayacak mı. Ama doktorumuzun da tespiti 'Bu kız ince uzun olacak.' şeklinde. Çok büyük bir beklentim yok yani..

Bizim kızın kafası sürekli aşağılarda, sürekli yere bakıyor yani, bir de ağız sürekli akıyor şıp şıp..  Sevgili doktorumuz biz bahsetmeden anlattı.. Bu ay yeri keşfediyormuş kendisi, yani benim bebemin boyun kaslarında bir sıkıntı yokmuş, kafasını kaldıramıyor değilmiş..Hatta hep birlikte yere oturun,onu da oturtun, ortaya yürüyen ışıklı bir oyuncak koyun izleyin, eğlenin dedi:)

Yukarıda resmen U oluyor yazmıştım ya, bu ay 'beni oturtun artıııkkk' demeye başlamış, onun için yattığın yerden sürekli öne doğru kalkıyormuş.. Koltuk köşesine oturtup, kucağına bir minder bir de aynalı çıngıraklı oyuncakla oyalanabilirmiş.

Artık yabancılamaya başlıyormuş.. Gazının çıkarılmasına gerek yokmuş.. Gece 23.00 -05.00 arasında ençok 1kere emer, yada hiç emmezmiş.. Açlığa tahammülü bu ay 10 saati buluyormuş.

Gündüz uykularından ağlayarak kalkarmış, akşam uykunun ilk 1,5 saatinde mızıldarmış.. Biz bunu yaşamaya başlamıştık, ben gazı var diye düşünüyordum akşamları, bazen azıcık şurup veriyordum.. Meğer rüya görmeye başlamış bizim kız.. Pışpışlayın yanına gitmeyin önerisi aldık.. Ben açıkçası zaten akşam yatırdıktan sonra olağan dışı bir durum olmadıkça pek yerinden kaldırmıyorum..

Odada yalnız kalınca ağlarmış.. Önerimiz, hep gitmeyin ama konuşun oldu..

Bu ay numaradan ağlar, öksürür, küser ve de bağırırmış.. Bilgilerinize:)

Diş eti büyümesi ayıymış.. Onun için biz bir süredir acaip salyalıyız ve de  yumruğumuzu yiyoruz.. Elini kulağına,saçına götürüp çekebilirmiş de.  Öneri, dişlik:) Bir de 'siz yemek yerken eline soğuk kalın havuç verin' oldu..

Tv yasak tabi ki.. Hiperaktivite, dikkat eksikliği en basit olabilecekler..

10 Şubat 2013 Pazar

Magnet..






Bu güzel magnetleri Nazlı'nın doğum günü için yaptırmıştım.. O sıra paylaşmamışım, bu hafta sonu  doğum günümüze gelemeyen sevdiklerimize hediye ederken hem paylaşalım, hem  'ye  teşekkür edelim, hem de şu hastalık yazısı gözümüzün önünden gitsin istedim..




7 Şubat 2013 Perşembe

Bu Bana Reva Mı?

Bir önceki yazıyı yazdıktan bir kaç saat sonra Nazlı'yı almak için okula gittim.. Bahçede oynuyorlardı.. Öpüştük koklaştık, arabaya bindik.. Biraz sıcak geldi bana ama hemen attım kafamdan olumsuz düşünceleri..  Arabada mızır mızır, eve geldik, yorgunum yatayım mı, üşüyorum sanki, yemeden uyusam, bana miki açsan anne tarzı cümleler daha bitmeden çıktı ateşi, o günden beri ateşliyiz:(
Bir aylık aranın ardından sadece 2 gün gidebildik okula, yine evdeyiz yani..


5 Şubat 2013 Salı

Haftasonu..

Uzuuuun bir aradan sonra maaile dışarıya çıktık.. İpek hanım da dış dünyaya ufaktan bir adım atmış oldu.. Çok naneli bir ilk üç ayımız olduğundan kendimizi ancak dışarı atabildik..

Parkta havanın tadını çıkardık..Havalar bir güzel.. Hiç şubat gibi değil.. Kreşe de başladık bu arada, umarım hastalıksız bitiririz bu kışı.. Çok yürekten, en yürekten diliyorum..




Ablamız pek sevgili arkadaşı Tuğçe'yle buluştu.. Mutluluklarına diyecek yoktu.. Bebekliklerinden beri birbirlerine aşkla bağlılar :) Hatta Tuğçe bizim masallarımızın kahramanı, bizim evde masallar Tuğçeyle Nazlı... diye başlar..  Kocaman öpücükler Tuğçe'ye..




                 




4 Şubat 2013 Pazartesi

Evdeyiz..

Anneanne sefamız sona erdi.  Yaklaşık 1ay bütün ev oyunlarının,parkların,bahçelerin,ananne ve dedenin tadı çıkarıldı.. Şükür sağlıklıyız ve artık evdeyiz..











.

20 Ocak 2013 Pazar

İpek 3 aylık..


Evet minik yavru, artık 3 aylıksın..

Boyun 60cm, ve de 5590 gramsın.. Az kilo alıyorsun ve ben üzülüyorum.. İlk ay kilo alımın çok güzeldi, 1100gr almıştın,(üstelik 45 gün süren bir uzamış sarılık öykün vardı.)ben de açıkçası hiç sıkıntı yapmadım emmen konusunda, süt de vardı.. Ama 50 günlükken bronşiolit oldun sanırım ondan sonra emme düzenin bozuldu. En fazla 3-4 dakika emiyorsun.. Ve tabi ki yetmiyor.. Şimdi günde bir kaç kere mama takviyesi yapıyoruz, 20 gündür deniyoruz, 2-3 gündür bir kerede 50cc içebilmeye başladın..


Sabah erkenden kalkıyorsun ve gün içindeki uykuların genellikle 1 saati geçmiyor. Bazen 15 dakika şekerleme yapıp cin gibi kalkıyorsun.. Uyku ve beslenme konusunda hafiften bir düzen oturtmaya başlamıştık ama şu sıra anannede kalıyoruz.. Müzik,loş ortam,yatak şeklinde uyumaya başlamıştık evdeki son hafta, ben de yanında kitap okudum, kendi kitabımı hem sana hem bana..  Burada uyamadık o düzene, haftaya dönüyoruz evimize, bakalım kaldığımız yerden devam edecek miyiz.. Bu düzen oturtma konusunda çok ısrarcı olmayı düşünmüyorum, çünkü yavaştan işe de başlayacağım ve eminim zar zor oturttuğum o düzen bozulmaya başlayacak, o zaman daha çok sıkıntı yapmaya başlayacağım, hem kendimi hem evdekileri germeye başlayacağım, sonra kendi kendimize kaldığımız zamanlarda tekrar düzenimiz vardı diye tutturup yeni girişimlerde bulunacağım, sonra bozulacak(Tek ısrarım ablanda da olduğu gibi sallanmadan uyuman konusunda olacak ve umarım anannen ve de babannen bana uyacak)... Bu döngüye girip de gergin olmak istemiyorum hiç.. Bugünlerde ise genellikle emdikten ya da biberondan sonra saçlarını okşuyorum, yatırıyorum, 10-15 dakikayı buluyor dalman..  Gece bir kaç kere kalkıyoruz.. Genelde rahat ve huzurlusun..

2aydan sonra bebeklerin günlük uyku rutini hakkında da genel bir bilgi verelim.. Biz bu rutine uyuyor muyuz, genel olarak diyelim..:)


  •     Sabah 05-07 arası bir saatte kalkar. Yarım saat ila 1.5 saat oturur,oynanır,konuşulur. 1,5 saat sonra tekrar yatırılır.Bu ilk uyku 45 dakika ila 2 saat arasında sürer.İkinci uyku öğleden sonra aynı şekilde 45dakika -2saat sürer. Bunların dışındaki uykular şekerleme şeklinde. Akşam banyosunu takiben aynı saatte,aynı mekanda,aynı müzikle yatırılırsa alışır,uyur..18- 20.30 arasında ilk uzun aralıksız uykusuna dalar, 4-8 saat sürer.
Eğer ki uyku düzeni böyle değilse, şu hatalar yapılıyordur..
  • 05-07.00 da kalkılıp vakit geçirilmiyordur
  • Gündüz çok uyutuluyordur
  • Düzensiz emzirilerek biyoritm bozuluyordur
  • Memede,ana kucağında uyutuluyordur
  • Banyolar gündüz yapılıyordur
  • Geç yatsın geç kalksın deniliyordur
  • Gündüz uykuları uzatılmaya çalışılıyordur.


                       Bu ana kucağında bir şekerleme.. Uyku arasında bile tıkıştırmaya çalışıyorum biberonu ağzına.. Em em büyü, puf ol..


Kimi yakalarsan agu bugu konuşmaya çalışıyorsun.. Kucakta vakit geçirmeye bayılıyorsun.. Anakucağında yatmayı da çok sevdin diyemeyeceğim ama yine de kucakta değilsen genellikle oradasın, orada da sürekli tekme atma, çırpınma halindesin..Henüz önündeki oyuncaklara uzanmaya başlamadın ama sürekli bir dönme çalışması içindesin.. Dönmeye,kalkmaya çalışıyorsun, uykunun ilk anlarında bile kıvrım kıvrımsın, zor dalıyorsun, biraz gazlı bir bebeksin..

Emziğe alışman için çabaladım, alıyormuş gibi yapıyorsun, bir heyecan emiyorsun, pırt fırlatıyorsun..

Saçların döküldü.. Ablanın da dökülmüştü:)

Ellerini emmeye başladın..

15 günden itibaren  ağğğnnnneeeee  şeklinde ağlıyorsun.  İlk duyduğumda çok şaşırmıştım.. Sonra doktorumuz içinde ee olan kelimeleri (anneeee,memeee gibi) sık tekrarlayın öğrenir bilgisi verdi. Sen doğaçlama böyle ağlıyorsun, çok şekersin :)

Ana kucağında otururken karşıdan sana dil çıkarıyoruz,sen de bize çkarıyorsun..(Bu da doktor tavsiyesi)






11 Ocak 2013 Cuma

Bir iç döküş..

Biz yine evdeyiz, artık hastalık yazısı yazmak istemiyorum, onun için de yazmıyorum..

Kafam karışık, geçen yıl da benzer bir durum olmuştu, ve geçen yıl olduğu  gibi  bu sene de aynı soruyla karşı karşıya kaldım. Okula ara vermeli mi? Verdik..

Canımı sıkıyor bu iş.. Tam bir düzen oturttuk diyoruz, hasta oluyoruz.. Maaile.. Ufaklığa kadar. Bütün geniş ailenin beni daha da yoran  yorumlarına doktorumuzun kreşe biraz ara verin, kışı evde geçirin, 3aylık bebeniz gün yüzü görmedi yaklaşımı da eklenince gene altüst oldum açıkçası..

Ananneye taşındık, 2 çocuklu ev zor. Kendi zorlanmamı geçtim aslında, ama Nazlı için evde olmak sıkıcı sonuçta. Aslında o çok mutlu, dedenin, anannenin, ve de kardeşinin tadını çıkarıyor.. Ama ben kendimle çok çelişiyorum.. Okula gitsin istiyorum, sonuçta hastalıklarla gelişecek bağışıklıkları, kolladıkça daha iyi olmayacaklar, biliyorum, ama 1 hafta sağlıklı gidiyor, sonraki hafta hasta, evde.. bütün hafta uğraş iyileştir, 3 gün sonra tekrar.. Bu döngüye ufaklık da katılınca çok fena oluyor ev halimiz. O zaman diyorum ki, sağlıklı olsunlar, gerisi çok önemli değil.

Çok bunalmışım gördüğünüz gibi, şimdilik evdeyiz, iyi sayılırız, herkes pek mutlu.. Ben gerekli gereksiz stresteyim.. Allah büyük sıkıntı vermesin aslında, sonradan hatırlanmayacak bile bunlar ama ister doğum sonrası ruh halim diyelim, ister benim yapım bu diyelim, sıkıntı yapıyorum. Düzenimizin çok sık bozulmasına, Nazlı'nın 1yılın sonunda ancak eğlenebildiği okul hayatının kesintiye uğramasına, evde okula göre daha kalitesiz geçirilen zamana canımı sıkıyorum açıkçası.

Bu sırada bu yoğun birliktelikte kızların arası süper, bu da bir kaç dakika önceden bir kare.. Nazlı İpeke kitap okuyor:)




7 Ocak 2013 Pazartesi

unutursun..

Aslında yazacak çok şey var, ama şu an itibariyle Nazlıyla muhabbetimizi yazmalıyım, şu an kendisi karşı kanepede beni izliyor, saate dikkat çekerim, 23:40. Hanımefendi uyumadı, uyuyamadı, uyutamadım. Okula gitmiyoruz ondan sanırım:(

    -Nazlıcım, artık yatmak ve de uyumak zorundayız, saat çok geç oldu..
    Anne ama hiiç uykum yok.
(Bu arada 2 kere yatağa girip çıktı, sinirlendim tabi ki zaman uzayınca dayanamadım, çıktık odadan)
    -Nazlıcım şu an yatağa gitmezsek yarın hiiiiç evcilik oynamayacağım seninle. İyi düşün..
(Okula gitmiyor olduğumuz için bütün gün, ama bütün gün oyun oynuyoruz kendisiyle, sadece ben de değil, ananne ve dede de iptal, cidden bütün gün)
     Unutursun anne. Yarına unutursunn..

Ya böyle, pek de unutmam ama..


Bu arada uykum geldi diyor, kaçırmayayım, gidelim uyuyalım..

2 Ocak 2013 Çarşamba

Yeni yıl..

En çok sağlık, huzur, mutluluk diliyorum bu yıl için..

Geçen yıl bize büyük bir sürpriz getirdi, çekirdek aile üye sayımız 4e çıktı.. İpek kız mutluluğumuza mutluluk kattı.. Mutluluğumuzun daim olduğu, dingin, sakin, biraz rutin,  yeniliklere kolay adapte olacağımız ( Nazlım için belki uzak görünüyor ama ben şimdiden düşünüyorum, eylül ayı yeni okul ayı, çok rahat bir oryantasyon süreci diliyorum kendisine de bize de, İpek kız içinse herşey yeni, her bir şeye kolayca alışıversin yavrucuum, ek gıdaya, biberona, odasına... ), eğlenceli, keyifli, bol gezmeli bir yıl diliyorum kendimize.. Bir baktım da geçen sene de çok benzer şeyler dilemişim, yaşlanmak böyle bir şey herhalde ama bu sene daha fazla beklentim, yapılacak daha çok işim var, hadi bakalım, hayırlısı..

Herkese bol gülmeli mutlu yıllar..