Benim kız pek bir hassas, duyarlı falan ama sanki biraz vicdanı az gibi diyordum ki, çocuklarda vicdan 5 yaşından itibaren gelişmeye başlıyormuş, öğrenmiş oldum. Bu genlerle ilgili bir durum değilmiş, geliştirilebilirmiş.
Yapılacak şeyler de aslında hepimizin normal hayatta yaptığı, yapmaya çalıştığı basit şeyler.
Bu 6 yaş döneminde aynı zamanda çocuklar empati yapabilmeye de başlıyorlar. Zaten vicdani duygular da empati yeteneği ile gelişiyor.. Rutin aile, okul,sosyal hayatlarının içinde bir şekilde öğrenecekler tabi ki. Belki çok klasik ama bu yaşadığımız şartlarda vicdan gelişimini daha bir önemsiyorum.. Onun için de rutinimizden fazlasını yapmaya çalışıyoruz bir süredir.
Daha fazla paylaşmaya çalışıyoruz mesela. Eşyalarımızı, yiyeceklerimizi, oyuncaklarımızı.. Başka insanlarla ve de hayvanlarla.. Kek yapıyoruz bu bize çok sanki, tüketemeyebiliriz diyoruz, komşularımıza götürüyoruz.. Ekmekleri ufalayıp poşetliyoruz, kuşlara götürüyoruz. Oyuncağı ve kıyafet paylaşımını henüz düşünüyoruz aslında. Çünkü kıyafetlerimiz küçülünce İpek'in olacakmış, oyuncaklarımızın da hepsiyle oynuyormuşuz.
'Sen olsaydın' larımızı çok artırdık. Ben zaten İpek'le olan ilişkimizde çok sık kullanıyordum, şimdi başka insanları, hayvanları ve hatta kendimi de ekledim. Bol bol 'sen olsaydın ne hissederdin' diyorum Nazlı'ya.
Doğaya ve doğada var olan her şeye karşı duyarlı olmaya hep çalışıyorduk kendimizce, şimdi Nazlı İpek'e de öğretmeye başladı.. Bahçede dakikalarca karınca falan izliyorlar, onlara toz şeker veriyorlar, evlerine götürmeleri için. Balkonda kuşlara su koyuyorlar, bulgur döküyorlar avuç avuç:)
Sonra geri dönüşüme de daha fazla önem vermeye çalışıyoruz ( kreşe giderken okulumuz sayesinde farkındalığı daha fazlaydı bu konuda) .Evdeki eczanedeki pilleri topluyoruz, şişeleri, kağıtları ayırıyoruz, birlikte atıyoruz.
Etkinlik yaparken, kağıt kesip biçerken, eczanede kullan-at bardaklardan kullanırken hep ağaçları düşünüyoruz..
Kendimizden başka varlıkları düşünebilmekle beşlıyor aslında bir çok şey. Bu dünyanın sadece bizim için değil bütün canlılar için döndüğünü farkettirmek gerekiyor çocuklara. Ben bu son yıllarda yaşanılan bir çok olumsuzluğu, bu anlamsız kin, nefret, taraf olma hallerini, aynı olumsuzluğa bir tarafta olunca üzülünüp, bir tarafta olunca kayıtsız kalınabilme olayını, bu 'kimseyi sallamam,ben kendi hayatıma bakarım' umursamazlığını, bu doğaya ve canlılarına olan duyarsızlığı, çocuk istismarını, kadına olan şiddeti hep kazandırılmamış empati yeteneğine bağlıyorum.
Geçen göl kenarında kurbağa hedef alıp vurmaya çalışan bir arkadaşıma 'ileride uzaylılar gelip sana kendi dünyanda taş atmaya çalışıp,eğlenecekler' dedim. Sanırım komik buldu. Belki olmayacak şey, ama hiç komik değil bence. O göl kurbağaların.
Çocukken öğreniliyor bir çok şey. Çok büyük sorumluluklarımız var. Çocuklarımın sadece kendilerini mutlu eden, bencillikleriyle gurur duyan, vefası vicdanı eksik yetişkinler olmaması için ben elimden ne geliyorsa yapmaya çalışıyorum. Başka yol bilen varsa söylesin. Gerisi de onlara kalmış. Umarım yıllar sonra da okurlar, 'öğrenmişiz di mi anne, fena değiliz yani' derler :)