29 Nisan 2012 Pazar

Zonguldak Gezisi

Önceki haftasonu gezimizdi aslında..
Hava açıktı,gökyüzü parlak,güneş tepede bir deniz şehrinde soluğu almamız lazımdı, ben de yavaştan kendimi iyi hissetmeye başlamıştım, içim çok istedi yani. Biz de bir güzellik yaptık, hem akraba ziyareti,gönül yapma,hem kendi gönlümüzü yapma olayına girdik,3.5 saatte kendimizi Zonguldak'ın şirin! beldesi Kozlu'ya attık.


Fotoğraflar dedemin bahçesinden. Nazlı bayılıyor toprak,su ve havayla muhabbete..  Çok mutlu oldu iki gün.  Bu bahçe bizim de çocukluğumuzun bahçesi, eskiden daha dolu bir bahçeydi, bol meyveli, çok güzel vakit geçirirdik biz de, şimdi sıra kızımda.



 Burada yapay bir havuz var, el yapımı, amcam tarafından tasarlanmış,maalesef ki karşıdan bir fotosunu çekmemişim, Nazlı bayıldı buraya..








Oyun arkadaşımız kuzenimin yavrusu, ilk defa doya doya oynama fırsatları oldu, ama yine de doyamadılar birbirlerine..







Artık iyiyim ya, evden çıkabiliyorum,düzgün nefes alabiliyorum ya, midem mide gibi ya artık, şiiiş, gaz dolu, içinde fırtınalar kopan bir yer değil ya, geziyorum,baharla mutlu oluyorum ve bir sonraki yazımızda size İstanbul notları iletmek isteyerek hoşçakalın diyorum....

22 Nisan 2012 Pazar

İlk Bayram

Cuma günü okulumzda kostümlü 23 Nisan yürüyüşü vardı. Benim yavruya değişik bir şey giydirmek imkansıza yakın bir şey olduğu için şahsen ben çok heveslenmek istemedim kostüm konusunda. Zira şu sıra sadece külotlu çorap,tayt ve de eşofman üstüne çok da uzun olamayan, mümkünse düğmesiz ve de kolları kolay sıyrılabilen şeyler giyebiliyoruz. Ama hepsinin bir sebebi var, yavru okulda her işini kendisi halletmeli, düğmeler,fermuarlar iş yavaşlatıyor,etek ve elbiseyi sanıyorum tuvalette yukarı çekmek zor geliyor, gömlek kolları el yıkarken kolay sıyrılamıyor tarzında uzayan bir listemiz var, biz de sabahları ona uyuyoruz,çok arıza çıkartmıyoruz. Velhasıl perşembeden  ben kostüm giymek istemiyorum,ben yürüyüşe katılmak da istemiyorum diye söylenen yavruyu cuma sabah  bunlar kostüm değil tatlım,bir etek bir de bluz giyiyorsun işte tarzında gayeet umursamaz bir tavırla giydirip okula yolladım.

Çok bulunmak istediğim halde beni görünce huzursuzlanır gibi şu an gayet yanlış bulduğum bir düşünceye kapılıp gitmediğim yürüyüşten ve de bizim yavrudan kareler burada.



Nazlı'nın tütüsünü ben yaptım, taa bir ara Deli Anne'nin şu yazısından esinlenerek ,kuzenimizin doğum gününe hazırlanmıştık,aslında uğur böceği oluyorduk ama bu sefer üstündekini de bazı eklerle alta uydurdum,biraz acemi işi oldu tabi ki ama kostüm giymemiş olduk

Bu ağlamaya 5 kala pozlarından sonra  seneye daha coşkulu bir Nazlı görmek ümidiyle herkesin,bütün çocukların bayramını kutluyorum.

10 Nisan 2012 Salı

Günlerden Sonra... İyi Haber... Bebek..

İşte geldim,buradayım. Kendi adıma nihayet. Çok uzun oldu.Bu arada sanıyorum iyi haberlerle geldim.

 Evvet, bize bir bebek geliyor. İyi haber bu. Tabi benim bunun iyi haber olduğuna adapte olmam biraz zaman aldı, beklemediğim düşünmediğim, tıbbi gerçekleri zorlayarak ortaya çıkan bir durum oldu bu.  Şurada daha önceden bir yazım var, çok ciddiye almamıştım ama yavrucuk çok içten istemiş demek ki,şimdi ona bir kardeş geliyor.. Dediğim gibi pek hazır değildim açıkçası, çok soru işaretlerim oldu, çok büyük sorumluluk, büyük enerji ihtiyacı, Nazlı'ya, düzenine çok ciddi bir etki, idare edebilir miyiz, her şey sil baştan, erken mi, daha şu vardı, bunu yapacaktık, işle ilgili düzene girmesini istediğim şeyler var, var da var yani, çok şey var, ama artık iyiyiz, alıştık, attık kafamızdan soruları, beklemedeyiz yani..

Şu an 10.haftanın içindeyiz. İyi sayılırız. 2 gündür iyi sayılırız. 1 ayı geçkin bir süredir aslında çok fenayım, yaşamsal faaliyet adına sürdürebildiğim çok az şey var. Nefesi bile zor alıyorum. İnsan ne çabuk unutuyor, aslında Nazlı'yı beklerken de aynıydım, yine de bu kadar da olunur mu diyerek hastalık kıvamında bir üç ay geçiriyorum. Sürekli bunda bir şey yok, geçecek, hasta falan değilim, aslında bakın iyiyim tarzı telkinlerle kendimi diri tutmaya çalışsam da mümkün olamıyor maalesef. Midem, sadece midem değil, bütün sindirim sistemim çok fena. Bulantı, gaz, kusma,halsizlik,bitkinlik,uyku.. Çalışamadım, arabaya binemedim,mutfağa uğramadım, kapalı,kalabalık alanlara giremedim, asansöre bile binemedim. Bu nasıl bir şey hala çok kabullenemiyorum, bu kadar da hasta gibi hissedilir mi? Hiç kitap okuyamadım, bilgisayar bile açamadım, bana bile abartı geliyor ama yazılar sanki içime girip midemde dolandılar.. Belki devam etsem daha çoook anlatabilirim ama yeter artık ki yine fena oluyorum.. Konu budur, odam banyom arasında geçirdiğim, bu arada   Nazlı'nın olumsuz etkilenmemesini sağlamaya çalıştığım, kocaya hiç pas vermeyerek çok şey beklediğim bir 5 hafta var.Umuyorum tamamen geçecek 2 haftaya kadar tam bir turp olacağım. Bu arada belirtmeliyim ben ilaç alarak böyleyim..yaa..

Bunların yanı sıra,bahar geldi,ağaçlar çiçeklendi, hava tam ısınamasa da sabahları güneşle uyanıyoruz, ve mutlu oluyoruz..

Umuyorum iyilik halim daimidir ve de kısa zamanda yine buralarda olurum..